16.05.2009

Ruhumun gerçek sahibine...
Yapılamayanı yapabilmekti yapabildiğimiz, yapılamayanların yenilgisinde. Güneşi gördüğünde gözlerini yumuşun güneşi karartmıyor, sadece koruyor seni yakıcılıktan. O sevmediğin çam ağacı var ya... Aslında umrunda bile değilsin. O var; dimdik ve ulu. Sen onu sevsen de var, sevmesen de. O sadece ululuğunu bilir.
Kaçışlarını adlandırmak istemiyorum.Adlandırmak; varolduğunu reddi reddetmektir sadece. Ve ben bunu reddediyorum. Saçlarına anlam yüklüyorum tel tel. Sen beni boşver. Sen... Sen sadece yapabileceklerini sev. Düşlerini boya ve adlandır martıların kanatlarını tek tek. Sen bulutları hayal et, büyük ve kırmızı. Ve artık lütfen çam ağacını sev..
Vapura binip bu tarafa geçtiğinde, benim sağımda kalırsın. Ve sen, sağda yaşayamazsın. Yapamazsın ve sen yapamayacaklarını yapabilmenin imkansızlığını bildiğin halde yapmaya çalışırsın.
Sağıma geçme; saçlarını kırar martı kanatları, kan akıtır balıklar denize. Güneşin son ışıkları bunlar. Yapmacık bir aydınlık kaldı denizlere. Süslen bi tanem; gece yarısı, ruhları sustuğu vakit martıların, almaya geleceğim seni. Uçurmaya çalışacağım dünyama.
Sadece... Sağımda durma ve çam ağacını sev artık..


10.03.99
lise son sınıfta, edebiyat dersinde yazmıştım; çok iyi hatırlıyorum...

Hiç yorum yok: